Skip to main content

Posts

"Şeker Yeme" Nasihati ya da manevi kuvvet/praksis!

Türkiye'de nasihatların neden kıymeti olmadığı ve kulak ardı edildiğiyle ilgili olarak çok güzel  bir hikaye okudum, siz de bilin istedim! Unutmadan, bu aralar kulağımda Ezilenlerin Pedagojisi nedeniyle yer edinen praksisi anlatmak için bu güne  kadar gördüğün en güzel örnek! Alim bir zata, yaşlı bir kadın torununu getirir.(İmam-ı a'zam olarak anlatılır hikaye lakin o vakit şeker olmadığı için hikayeyi öznesini değiştirerek naklediyorum.) Benim torunum çok şeker yiyor. Okuyup üfleseniz de bu huyundan vazgeçse der. Kendisinden dua beklenen şahıs, çocuğa bakar ve yaşlı kadına der ki, 40 gün sonra gelin. Yaşlı kadın öfke ile çıkar huzurdan. Niye şimdi değil de 40 gün sonra! 40 gün sonra yine tutar torununun kolundan çıkar huzura. Hazret çocuğa bakar bakar ve evladım sakın şeker yeme der. Muska bekleyen kadın iyice öfkelenir. Bunu kırk gün önce söylemeyip de şimdi söylemesine içerler. Fakat bir müddet sonra torununun şeker yemeyi bıraktığını görünce, varmış bir hikmeti gidip...

Söz ola beri gele!

Ben Ebu Bekir Sifil'in bir videosunda ondan duydum. Bilmediğini söylemenin önemi üzerinde dururken ifade etti. Beğendim, hem de çok! Alev Alatlı'nın "nereden biliyorsun" sorusu kadar kıymetli. Size de duyurayım istedim :)      Bilirsin ki bilmezsin, bir bilene sormazsın Bilirsin ki sorarsan, bilmediğini bilirler!

Tezekten Okullara Bütçeye

" Okulların en zorlu problemi "  başlıklı haberi okuduğumda bunun hükümet programında yer aldığını görmekten memnuniyet duydum. Haberde yer alan: "Özel okulları teşvik mi edeceğiz yoksa ilk ve orta okulları bütçe mi vereceğiz? Tablet ve etkileşimli tahta mı alacağız yoksa okulara bütçe mi vereceğiz? Kaynak değil öncelik meselesi. Okulların bütçesi olursa bürokratik bir süreç de sona erecek. Okullar ihtiyaçlarını İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne, ilçe, İll Milli Eğtim Müdürlüğü’ne, il de Milli Eğitim Bakanlığı’na yazıyor. Bu zaman alıyor." kısmını gördüğümde ise acıyla gülülmsedim. Bu sorunu çok önceleri gören, üstelik sorunun neden kaynaklandığını ve nasıl çözüleceğini anlamayan (anlamamakta ısrar eden) bürokratik sisteme anlatabilmek için sorunu fıkralaştıran öğretmen ve idarecilerimizi saygıyla ve minnetle anmadan edemedim. Duyduğum kısmını kayda geçmek istedim:  Anadolu'nun merkezden uzak bir köy okulu. Zamanın behrinde bırakın doğalgazı, kömürü bile ...

Bir konuşma iki haber ya da kişinin ne anladığı anlamak istediğiyle bağlantılıdır!

HDP başkanı Demirtaş Varto'da bir toplantı düzenledi. Toplantıdaki konuşmasını iki ayrı haber kaynağından okuyunca memleketteki sorunların neden çözülemediğini bir başka açıdan ama "yine yeniden" gördüm. İşte Demirtaş'ın Varto toplantısı ve iki farklı kanaldan haberin sunumu. Birincisi NTV ikincisi Özgür Gündem kaynaklı: Kürt gençlerine asla savaşı önermiyoruz.. Vatan için değil saray için savaşıyorsunuz. Eğer okuyarak doğruyu sadece doğruyu öğrenmeye çalışıyor ve şu an küfür etmiyorsanız sizde de benim sorduğuma benzer sorular vardır sanırım. Bir de çıkarsama yapsak! Memlekette bir çok kişi işin sadece kendisine yarayan kısmını görmeye istekli ya da arada kalmış, başka yolu yok. Mesela körler ve fil mevzusunda olduğu gibi. Yine de bir başka yol var diye düşünüyorum. Gerçeği ve sadece gerçeği ama gerçeğin hepsini görmeye çalışsak bence sorunlar daha hızlı çözülebilir. Sizce?

The truth about working in the IT industry:

1. We work weird (night) shifts... Just like prostitutes. 2. They pay you to make the client happy... Just like a prostitute. 3. The client pays a lot of money, but your employer keeps almost every penny... Just like a prostitute. 4. You are rewarded for fulfilling the client's dreams... Just like a prostitute. 5. Your friends fall apart and you end up hanging out with people in the same profession as you... Just like a prostitute. 6. When you have to meet the client you always have to be perfectly groomed... Just like a prostitute. 7. But when you go back home it seems like you are coming back from hell... Just like a prostitute. 8. The client always wants to pay less but expects incredible things from you... Just like a prostitute. 9. When people ask you about your job, you have difficulties to explain it... Just like a prostitute. 10. Everyday when you wake up, you say: "I'm not going to spend the rest of my life doing this." Just like a prostitute ..........

Ortadan yazılar

Bu bölümde "siyasi" konularla ilgili bulduğum ve yazarların "bence" durumu farklı taraflarıyla değerlendirdikleri yazılar bulunacaktır: 06/09/2015   21:30 " Bütün suç AK Parti seçmeninin öyle mi? " başlığıyla verdiği yazının en dikkat çeken cümlesi " Yoksul insanların ekmeğe, zenginlerin ise demokrasiye ve özgürlüğe ihtiyacı var. " Yazıyı okumak için 

Orası Burası Şurası Değil 19. Millî Eğitim Şûrası!

Şûraya ve eğitime bakış açısının gelmesi gerektiği noktanın şura olduğu kanaatindeyim! Bir taşla iki kuş; şûra ve şura :)  Bilim adamları, anne-babalar, bakanlık yöneticileri, okul yöneticileri, öğretmenler, kurumlar hesap verebilirliğin ve ölçme-değerlendirmenin uzağındayken, sürekli ölçülenler öğrenciler oluyor. [1] Kaynakça [1]: http://www.tedmem.org/yayin/19-milli-egitim-surasina-iliskin-degerlendirmeler

Hız Denilen Nesne - Değişim ve Etik Üzerine

21.yüzyılda eğitim alanında bilimsel olsun ya da olmasın hazırlanan belgelere ait tek bir kelime bulutu oluşturabilinseydi en çok tekrarlanan kelimelerin hız ve değişim olacağı çok da uzak bir ihtimal olmazdı. Okunan konudan bağımsız olarak hızın ve değişimin her yerde etkisini gösterdiğini anlatan makaleler, köşe yazıları, kitaplara her an rastayabiliriz. Eğitim yeni düzenlemeler, öğretmenlik kabuk değiştiriyor, araçların tasarımı şöyle oluyor, tasarım farklı bir hâl alıyor, siyaset değişimi böyle takip ediyor; artık toplantılar meydanlarda değil sosyal ağlarda, bankalar parmaklarımızın ucunda, sınavlar ekranlarda .... Dahası da söylenebilir ama amacım duyduklarınızı tekrarlamak değil. Bu ve benzer ifadeler konusunda hemfikiriz. Değişim ve hız her şeyi etkiliyor. Peki basın-yayın kuruluşlarını etkilemiyor mu? Ya etik sorunlar! NTV Haber Portalı'nda "Finlandiya el yazısını kaldırıyor" başlıklı 13 Ocak 2015 tarihli haberi okuyunca  bir öğrenci ve eğitimci adayı olarak ...

Tahtadaki Yazının Hatırlattıkları ve Hayat

Geçen hafta sonu Eskişehir'de bir teknik ve endütri meslek lisesinde, KPSS Ortaöğretim ve Önlisans sınavında görevli idim. Sınavın yapılacağı sınıfın tahtasında biyoloji dersi notları vardı; hücreler! Gözünüzün önüne getirmeye çalışın şekilleri; hücre, sitoplazma, endoplazmik retikulum (ER), iğ iplikleri, mayoz bölünme, mitoz bölünme, çekirdek merkezde, iğ iplikleri üstte, bölünmenin fazları profaz, metafaz, anofaz, telefaz.  Karikatür [1] Kaçımız bu "malumatları" sınav dışında kullanma ihtiyacı hissetti? Biyoloji sınavlarında kesin çıkan bir soruydu hayvan hücreleri, üst sınıflardan alt sınıflara aktarılan ve "o cepte" denilen. "Bir hayvan hücresi çizerek organelleriyle birlikte açıklayınız" , "Mayoz ve mitoz bölünmeyi açıklayınız" . Bir de ÖSYM sınavlarında çıkarsa " öp başına koy ".  Peki ya benim gibi ÖSYM sınavlarında bile karşılaşmamak için biyoloji dersini gözden çıkaran ve o sorulara hiç bakmayanlar. (Hem o...

Engelsiz Bilişim Ödülleri

Engelsiz Bilişim Ödülleri sahiplerini buldu. Ödül alanlardan biri de Anadolu Üniversitesi BÖTE Bölümü idi. Proje yapan ve bilimsel yayınlarda çalışan tüm hocalarımızın ve araştırma görevlilerinin emeklerine ve ellerine sağlık. Ödülümüz... @fodabasi @isil_ky @fevziinan @onur_donmez @deryaorhann @zgrdrsn @ozansenay pic.twitter.com/Shh6cB1LCw — A.Aşkım Kurt (@aakurt_a) 23 Eylül 2014

Eğitimde Değerlendirme Üzerine

Beni buraya getiren soru okumakta olduğum makaledeki şu soruydu: "Eğitimde her şey değerlendirilebilir mi?" Aklınıza Bloom'un sınıflamasını ve yaratıcılık kavramını getirerek düşünmeniz makale yazarının soruyu hangi çerçevede sorduğu konusunda size yardımcı olacaktır. Makale içerisinde şu ifade ise bu günlüğü oluşturma nedenim: "Assessment should be deliberately designed to improve and educate student performance, not merely to audit it as most current assessments do." Değerlendirme öğrencinin ortaya koyduğunu geliştirmek ve eğitmek için bilerek tasarlanmış olmalıdır, halihazırdaki değerlendirmelerin yaptığı gibi sadece onu denetlemek için değil. H ârika bir ifade değil mi?

Biliyor Musunuz?

"Naif" kelimesi kullağınıza çalındığında kökenini merak ettiniz mi? Bir makale okurken "naive" kelimesini gördüğümde acaba dedim kendi kendime. Doğru Türk Dil Kurumu 'nun sitesine gittim. Naif kelimesi için Fransızca ibaresi yanında sıfat tanımı ve saf, deneyimsiz tanımı vardı. Durmadım Oxford Sözlüğü 'ne gittim. Orada da tanım aynıydı; saf, deneyimsiz. Birinci şaşırmadan sonra sayfanın altında kökeni bölümünde 17.yy ortalarında Fransızca'dan geçtiği yazıyordu. Devamında Fransızca'da dişiler için naif, eriller için naive biçiminin kullanıldığı yazıyordu! Bunu gördükten sonra sözlükte " naif " kelimesini de arattım ve tata! O da vardı aynı anlamda. İmdi, şu sorular aklıma geldi:   Biz neden dişil olan naif'i tercih ettik? Tanzimatçılardan açıklama bekliyorum! İngilizcede de erillik/dişilik olmasına rağmen kelimeyi alırken neden bunagöre almamışlar da farklı yazımda ama aynı anlamda almışlar?

Neden "Kuram"

Eğitim fakültesini bitirmiş ve hâlen bu alanda çalışmaya devam eden biri olarak "Davranışçı Kuram" ile tanıştığım o ilk günden bu güne kendime şu soruyu sormaya başladım, : "İyi ama neden bu kadar kurama gerek var?", "Ne yapacağım bu kadarını öğrenerek?" Yolu eğitimden geçmiş hemen herkesin de bu soruları sorduğu görüşündeyim. Davranışçılıkla başlayan, bilişsel ile devam eden, yapılandırmacılıkla bitmeyen oradan öğrenmelere geçen durumlu, sosyal, deneme-yanılmalı, öğrenci merkezli, öğretmen merkezli, dağınık, gösterip yaptırma ile devam eden bir sonsuz döngü. Onun ilkeleri, bunun sayıltıları, diğerinin önkuşulları derken maddelerden ve sayılardan illallah edip kitabı fırlattığım(ız) ve dahi dersten(derslerden) soğuduğum(uz) da olmadı değil. Buna rağmen onlarsız da fakülteyi bitiremeyeceğimiz bir gerçek.  Kuramların gayya kuyusunu andıran bu döngüsünde yolunu kaybetmiş eğitim öğrencilerine ne yapılmalı da "intibakları" daha hasarsız sağlanmalı? ...

Knowles'in Yetişkin Eğitimi Varsayımları

Yetişkin eğitimi denildiğinde ilk akla gelen araştırmacılardan olan ve "Androgoji (Yetişkin Eğitimi)" kavramı üzerine çalışmalarıyla bilinen Malcolm Knlowles'in yetişkin eğitimi için öne sürdüğü altı varsayımı göstermeye çalıştığım ilk infografik çalışmam!

Yorum: Eğitimde Teknolojinin Rolü Üzerine 3 Mit *

Teknolojinin eğitimdeki rolü hakkında etrafta bir sürü söz dolaşır. Maalesef, bu konuşmaların çoğu eğitek[1] finansmanı ve "teknoloji uçurumu" üzerine odaklanma sebebiyle mevzuyu kaçırırlar. İzleyen bölümde, eğitim sisteminde teknolojinin amacını kuşatan üç genel mit ve bu mitleri yeniliği, benimsemeyi ve öğrenci çıktılarını geliştirmeye yardımcı olarak kullanmak için tanılama yolları bulunmaktadır. 1. Mit : Bütün mevzu bozulmayla ilgilidir. Eğitimde teknolojiyi çevreleyen en büyük sorunlardan biri yeni gelişmeler ve ürünlerin çoğunlukla hakettiğinden daha fazla değer almasıdır (over-hyped),  bu düşünceye göre teknoloji halihazırdaki işleyişi anında bozmaktadır. Bu dalgalanma yeni teknolojiyi tüm süreçleri ve çıktıları geliştiren bir iyileştirici olarak çerçevelendirir, ancak sonra okullara bu teknolojiyi var olan pratiklere uygulama ve bütünleştirme[2] için işevuruk adımlar sunmada başarısız olur. Bunun yerine, teknolojiye çözümün bir parçası olarak yaklaşılmalıdı...

ICT in Primary Education - Week 2

Reflecting on the week - Activity 2.5.1 We generally look at the ICT integration in the view of hardware. Did we buy laptops, tablets, interactive white boards etc. But we mostly don't care teachers', students' and schools' side. In my view we have to reserve first place for teachers in ICT integration beacuse of they called mentor of the students'. If a mentor doesn't know how they challenge the ICT how could it be possible that teacher's students challenge.

ICT in Primary Education - Week 2

Eğitimsel İnternet Sitelerinin Fırından Yeni Çıkmış Listesi Bilmediklerimi ve bilmediklerinizi düşündüklerimi buraya not etmem söylendi :) ureddit.com - TR'de az bilinen Reddit sayfasının KAD'ı (Kitlesel açık dersler-ben kısalttım!). Öncelikle Reddit üyeliği almanızda fayda var. Çünkü önce ureddit'ten alırsanız bir az uğraştırıyor. verbling.com  Duolingo türünde derslerle eğitim aldığınız bir dil öğretim servisi lakin ücretli :( memrise.com konu temelli kelimelerin öğretildiği bir dil öğretim servisi ücretsiz :)  livemocha.com sıfırdan üst seviyelere kadar eğitim verilen bir dil öğretim servisi. Başlangıçta size puan veriyor. Onla dersleri alıyorsunuz. Puanlar bitince puan kazanma ihtimaliniz var mı bilmiyorum ama para istediğini biliyorum :) busuu.com ücretsiz bir dil öğretim servisi daha : Diğerleri nerede derseniz :)  http://i.imgur.com/dZvak2P.jpg