Skip to main content

The truth about working in the IT industry:

1. We work weird (night) shifts...
Just like prostitutes.

2. They pay you to make the client happy...
Just like a prostitute.

3. The client pays a lot of money, but your employer
keeps almost every penny...
Just like a prostitute.

4. You are rewarded for fulfilling the client's dreams...
Just like a prostitute.

5. Your friends fall apart and you end up hanging out
with people in the same profession as you...
Just like a prostitute.

6. When you have to meet the client you always have to
be perfectly groomed...
Just like a prostitute.

7. But when you go back home it seems like you are
coming back from hell...
Just like a prostitute.

8. The client always wants to pay less but expects
incredible things from you...
Just like a prostitute.

9. When people ask you about your job, you have
difficulties to explain it...
Just like a prostitute.

10. Everyday when you wake up, you say: "I'm not going
to spend the rest of my life doing this."
Just like a prostitute ........

Comments

Popular posts from this blog

Knowles'in Yetişkin Eğitimi Varsayımları

Yetişkin eğitimi denildiğinde ilk akla gelen araştırmacılardan olan ve "Androgoji (Yetişkin Eğitimi)" kavramı üzerine çalışmalarıyla bilinen Malcolm Knlowles'in yetişkin eğitimi için öne sürdüğü altı varsayımı göstermeye çalıştığım ilk infografik çalışmam!

seni anlatan birkaç kelime

Bir gün olup bir gün olmadığın günlerin bekçisiydim ben. Olmadığın günler kıymetini daha iyi anlayan bir kıymet bilmez idim. Bu kıymet bilmezliğim, seni gördüğüm günlerde aklımdan çıkıp giderdi bilinmez semalara. Sen benden gittiğinde gelirdi tekrar, beni karalara salıp. Her renk vardı üzerinde. Altınsarısından beyaza, ebruliden erguvana, firuzeden gökmavisine, kavuniçinden kiraza, lacivertten menekşeye, samansarısından turuncuya, yakuttan zifirîye, zümridîden karaya. Ben her düştüğümde, her incittiğimde bedenimi ve her incindiğinde ruhum beklemeden gelirdin yardımıma, bahanelerine aldırmadan dünyanın. Önce zedelenmiş bedenimi onarırdın. Ardından incinmiş ruhumu teskin ederdin işin çetrefiline bakmadan, geçen saatleri saymadan. "Kimler seni bu hâle getirdi?" diye sormazdın. Bilirdin, sensizlik idi beni bu hallere koyan. Bende kızacak hâl olmazdı kollarındayken. Dilim lâl idi her dem. Bilirdim, beni iyi edecek bir sen idin. Usul usul özüme bağlayan, izi bile kalmazdı...