Skip to main content

Posts

Showing posts with the label eğitim

Eğitimde Değerlendirme Üzerine

Beni buraya getiren soru okumakta olduğum makaledeki şu soruydu: "Eğitimde her şey değerlendirilebilir mi?" Aklınıza Bloom'un sınıflamasını ve yaratıcılık kavramını getirerek düşünmeniz makale yazarının soruyu hangi çerçevede sorduğu konusunda size yardımcı olacaktır. Makale içerisinde şu ifade ise bu günlüğü oluşturma nedenim: "Assessment should be deliberately designed to improve and educate student performance, not merely to audit it as most current assessments do." Değerlendirme öğrencinin ortaya koyduğunu geliştirmek ve eğitmek için bilerek tasarlanmış olmalıdır, halihazırdaki değerlendirmelerin yaptığı gibi sadece onu denetlemek için değil. H ârika bir ifade değil mi?

Bir de Bu Andı Okuyun

 Melih Arat'ın 27 Mart 2011'de köşesinde paylaştığı ve parlak fikirler veren and önerisi: Üretkenim, buluşçuyum, çalışkanım. İlkem; gelişmek için değişmek, problemleri çözmek, işbirliği yapmak, dürüst ve yenilikçi bir birey olmaktır.  Amacım, akılcı davranmak ve yaptığım her işin kalitesini sürekli yükseltmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda dünya liderliği ve insanlığa hizmet etme hedeflerine durmadan yürüyeceğime and içerim.  Aklımı ve tüm varlığımı bu yolda kullanacak, Türkiye'nin ismini uygarlık tarihine altın harflerle kazıyacağım." Yazarın köşe yazısını okumak için ...

Eğitim ve Program Geliştirme Üzerine Can Sıkıcı Bir Yazı

İktisat, tarih, felsefe ve din hep ilgisini çekmişti. Kendince okuyordu okumasına ama yine de bir eksiklik vardı ona göre. Sıkıştığında yardım edebilecek, yol gösterebilecek bir ustası olmalıydı. Olmalıydı ki tıkandığında yola devam edebileydi. Aldığı eğitim kademelerinin hiç birinde bu şansı-aslında hakkı- elde edememişti. Hep önünde hazır bulmuştu alması gerekenleri. Neden belirlenen içerik bu kadar katı idi verilen eğitimde? İlkokulda en sevdiği ders “Güzel Yazı” idi. “Resim-İş” dersi yerine hep o dersi almak isterdi ama olmadı, birileri onun yerine “Resim-İş” dersi alması gerektiğine karar vermişlerdi, kimse ona sormamıştı, istese de istemese de resim yapmıştı. Sonra lise de yarım bir “Mantık” dersi. Hani olur mu diye geldiği lisansta da aynı nakarat. Mecburi dersler onu karşılamıştı. Yine çaresiz kabullenmesi gerekti. Öyle yaptı sustu ve kabul etti. Lisans eğitimini ardından iş hayatına atıldı. Çalıştığı alanı seviyordu sevmesine fakat sevdiğini belirttiği cümlelerin ardından ama’...