Eğitim fakültesini bitirmiş ve hâlen bu alanda çalışmaya devam eden biri olarak "Davranışçı Kuram" ile tanıştığım o ilk günden bu güne kendime şu soruyu sormaya başladım, : "İyi ama neden bu kadar kurama gerek var?", "Ne yapacağım bu kadarını öğrenerek?" Yolu eğitimden geçmiş hemen herkesin de bu soruları sorduğu görüşündeyim. Davranışçılıkla başlayan, bilişsel ile devam eden, yapılandırmacılıkla bitmeyen oradan öğrenmelere geçen durumlu, sosyal, deneme-yanılmalı, öğrenci merkezli, öğretmen merkezli, dağınık, gösterip yaptırma ile devam eden bir sonsuz döngü. Onun ilkeleri, bunun sayıltıları, diğerinin önkuşulları derken maddelerden ve sayılardan illallah edip kitabı fırlattığım(ız) ve dahi dersten(derslerden) soğuduğum(uz) da olmadı değil. Buna rağmen onlarsız da fakülteyi bitiremeyeceğimiz bir gerçek. Kuramların gayya kuyusunu andıran bu döngüsünde yolunu kaybetmiş eğitim öğrencilerine ne yapılmalı da "intibakları" daha hasarsız sağlanmalı? ...