Skip to main content

Kopya

Kopya... Vermeyeniniz, çekmeyeneniz ya da hayatının bir anında "kopya bize (sana, bana, bize, hepimize) zarar veriyor" deyip bu işleri bırakanlar varsa yazıyı okumasına gerek yok. Diğerleriyle birlikte ufak bir yürüyüş yapmak niyetindeyim. Buyurunuz efendim.

Alev Alatlı "Üstümüze Geliyorlar Dört Bir Yandan" [1] başlıkla haberleştirilen konuşmasında şöyle diyor kopyayla ilgili olarak:

.....Bu, 'Elimden geleni yapacağım.' değil, yapılması gerekeni yapmak. Arada fark var. 'Elimden geleni yaparım.' iş değil, yapılması gerekeni yapmak önemli. 'Elimden geleni yaptım.' dediği zaman bizde biri, akan sular durur ve bu, hiçbir şey ifade etmez. Senin elinden gelmiyorsa, elinden geleni bulacaksın. Eğri oturup doğru konuşalım, ilahiyat fakülteleri, imam hatip liseleri dahil kopya çeken insanlarız. Doğru mu? Doğru. Allah'ın kelamında bile kopya çekildiğini ben biliyorum. Siz de biliyorsunuz, hiç kendimizi kandırmayalım. Ama bu olmayacak, böyle eğitim olmaz. Ahlakını filan bir tarafa koyuyorum, herkesin vicdanı, ahlaki tutumu kendine. Ama böyle bir sistemle öğrenmek mümkün değildir. Bunu anlatmaya çalışıyorum.....
diyor. Kopya işi ataların sözüyle "eniğinden cücüğüne" çoğunluğu sarmış ve karşılığı maalesef veril(e)meyen bir sorun. İşte bir kaç örnek:
Beni buraya getiren ise "Adana'ya Kar Yağmış" adlı kitabı okurken karşılaştığım ve merak ettiğim Güney Sanayi hakkındaki kişi adlarını aramam oldu. Şirketin kurucuları Sapmaz ailesi. Adana'lı olup da Bekir Sapmaz'ı (şimdiki adı TED Bekir Sapmaz Öğrenci Yurdu) bilmeyen yoktur. Yurdu yapan kimdir nedir derken hayat hikayesine ulaştım. Birçok metin arasından;
  • 5 Ağustos 2017 8:12 tarihli Ömer Alpdoğan'a ait "Adana'dan Bir Sapmaz Ailesi Geçmişti" [2] Çukurova Barış gazetesi yazısıyla
  • 14 Ağustos 1998 00:01 tarihli "Tekstilden bir "Sapmaz" geçti" Hürriyet Gazetesi yazısı arama motorunda ön sıralarda yer alıyordu.
Önce yeni olanı (en azından tarihe bakarak öyle olduğunu düşünüyordum) okudum, sonrasında da eski olanı okumaya başladım. Metin her kelimede tanıdık gelmeye başladı. Metni sonuna kadar okuyunca aradaki benzerliği bulmaya karar verdim.

Metin benzerliklerini (daha doğrusu intihalleri) bulan ücretli yazılımlar olduğu gibi, daha temel düzeyde benzerlik karşılaştırması yapan siteleri ararken copyleaks.com ve diffchecker.com benzeri sitelere rastladım. Daha kolay ve sonuç bildirme arayüzüne sahip olan copyleaks.com'a seçtim. Yapmanız gereken çok basit. Metinleri (dosya ya da yazılı olarak) karşılaştıracak bölümlere girmek. Ve tadaaa: işte benim sonuçlar:

  • % 43 birebir
  • % 12 küçük değişiklik
  • % 4 yakın anlam (kelime değişimiyle aynı durumu/olayı anlatma) benzeşim ortaya çıktı.Her ihtimale karşı sonucun ekran görüntüsünü de ekleyeyim.
Şimdi neye yansam diye bilemedim:
  • Aradan geçen 19 senede (2017-1998) yerel bir gazeteci olarak eski olanın üzerine koyacak bir şey bulamamasına mı?
  • Yoksa kaynağı ver(e)meyecek kadar kötü bir yazar olmasına mı?
  • Hemen her şeyin sayısallaştığı günümüzde eski günlerdeki gibi "bulamazlar/bilemezler" diyecek kadar donanımsız olunmasına mı?
  • Kopyanın/intihalin gelişme önünde bir engel olmasına güzel bir örnek olmasına mı?

Alatlı'nın [1] konuşmasındaki ifadeyle:

"..Ahlakını filan bir tarafa koyuyorum, herkesin vicdanı, ahlaki tutumu kendine. Ama böyle bir sistemle öğrenmek mümkün değildir."
Yine de;
"Esrârını Mesnevi''den aldım
Çaldımsa da mîrî malı çaldım
Fehmetmeğe sen de himmet eyle
Ol gevheri bul da sirkat eyle"
diyenler varsa bunu konuştuğumuz bir başka yazıda görüşmek umuduyla. Sağlıcakla kalın :)

Kaynakça
[1] : Alev Alatlı: Üstümüze geliyorlar dört bir taraftan 

[2] : Olur da yazıyı bulamazsanız buyrun PDF'si

Comments

* said…
Bu olaylar neden örtbas edilir anlamak mümkün değil:
Alıntı Hakikaten akılalmaz bir çifte standartlı osym açıklaması kimi kastediyor belli değil herkesi zan altında bırakıyor devlet ciddiyeti içermeyen garip bir açıklama https://www.drtus.com/forum/viewtopic.php?f=74&t=106788 http://stetuskop.com/showthread.php?t=4309&page=20 ÖSYM BASIN AÇIKLAMASI (16.09.2014) Gazetelerde Yer Alan Asılsız İddialar Bugün bazı günlük (MİLLİYET- AKİT) gazetelere ilan vererek- 2014!TUS/DUS Sonbahar Dönemi sınavı ile ilgili asılsız iddialarla Sayın Cumhurbaşkanımızı ve Sayın Başbakanımızı yanıltıcı mahiyette açık mektup yazan bir grup isim (Dr.Alp KARATAŞ Uz.Dr.Rıza ERÖKSÜZ Ahmet KANDEMİR Sancar VAROL Fatih KARAASLAN Bünyamin YILDIRIM Mahmut ÇELİKKANAT Uz.Dr.Uğur DEMİRCİ Osman GÜLSEVER Sinan TÜRKMEN Ayşe KARAGÜR Mustafa Kemal ŞAHİN İbrahim YAĞCI Taner ENGİN Yasin ÇELENK-Emine Doc.drAVCI HÜSEYİNOĞLU Seyran KÖKSAL Elif TEKE Ceylin KARA Ali İsmail SANCAK Fatmagül SARI Erhan PARLAK Nilay KUZU Erdal KARACA Pınar SÖNMEZ Ahmet SANCAK Pervin SARACA Adil BOZPINAR Serkan VURAL Sönmez ERDOĞAN Yusuf DEMİR Aysun YILMAZ Lale DEMİRKAYA Sadi KORKMAZ Sedat ÖZKAN Beytullah KISA Emrah KESKİN Burhan Cenap KOÇTAŞ Fatma Merve ÇELİK)- ÖSYMʹyi ağır suçlamalarla töhmet altında bırakacak ifadeler kullanmışlardır. Modernize edilmiş teknolojik altyapısı ile ÖSYM- yapmış olduğu her işlemi saniyesi saniyesine kontrol altına almış ve her saniyenin hesabını verebilecek duruma gelmiştir. ÖSYMʹnin sınavlarında sorduğu her bir soru farklı zamanlarda çok sayıda akademisyen tarafından titizlikle hazırlanmakta ve denetlenmektedir. Buna rağmen bazı sorular- ortaya çıkan ve çoğu zaman da esasa ilişkin olmayan ancak mutlak adalet bakımından gerekli olduğu düşünüldüğünden- sınav sonrasında adayların verdikleri cevapların analizi ve bilim kurullarının görüş ve tavsiyeleri ile ÖSYM Yönetim Kurulu tarafından iptal edilmektedir. Ancak- sürekli değişerek gelişen ve tıp gibi son derece geniş bir alanda farklı yorum ve bakışlara dayanılarak çoğu zamanda umulmadık biçimde (?) mahkemeler tarafından iptal edilen sorular da olmaktadır. İlanda yer alan ve iddiadan ibaret gerçek dışı bazı hususlar incelendiğinde; ÖSYM hiç bir zaman adaylara- iddia edildiği gibi-ˮsoruları ezberleˮ demez- Veri tabanında değişiklik yaparak herhangi bir kişiye sağlanacak haksız bir kazanç- karşılığında ağır cezaları gerektirmektedir. Bu ve benzeri düzenlemeler 6114 sayılı Kanunda açıkça yer almıştır- ÖSYM hiç bir adaya asla haksız kazanç temin etmez. Söz konusu ilan- ticari malzemesi giderek tükenen bir TUS hazırlık dersanesinin (TUSDATA? TUSEM? TUSTİME? E!TUS? TUSWORLD?) organizasyonu olup asla itibar edilmemelidir. Toplam 39 ismin yer aldığı ve bu isimlerden de sadece 13ʹünün 2014 yılında TUS/DUS sınavlarına girdiği halde “Tüm adaylar adına” açıklama yapıldığı iddiası tam karşılığı ile gerçek dışı ve gülünçtür. Mezkur(?DAHA ÖNCE ZİKREDİLMEDİ- MEZKUR DEĞİL TUSDATA? DUSDATA? TUSEM? DUSEM? TUSTİME? E!TUS? TUSWORLD?) dershanenin bu saldırılarını yönetmekle görevli olduğu sosyal medya paylaşımlarından anlaşılan- listede ismi bulunan- dershane idarecisi kişinin- bu dershaneye bir şekilde bağlı kişileri organize etmek suretiyle infial ve aynı zamanda reklam amaçlı böylesi bir girişimde bulunduğu açıktır. Kaldı ki- ÖSYM’nin oluşturduğu teknik altyapı sayesinde malum dersane sahibi olarak tanınan diğer bir kişinin (Uz.Dr.Ahmet ERKEK?- Uz.Dr.Sami SELÇUKBİRİCİK?-Sema SELÇUKBİRİİCK- Dr. İdris ŞAHİN? Dr.İlker Ulaş SUNGUR?- Dr.Gökhan ERSOY-Fatih SELÇUKBİRİCİK Ercan ÖZTÜRK? Emrah KABATAŞ? Salih AYDIN? Prof.Dr.Osman ERER?-Hümeyra ÖZKAYA? Tolga BİÇER? Mehmet Ali Gülçelik? Anıl ÇUBUKÇU? Şadin Balsak?- Murat Erkeçoğlu?) de eski bir tarihte (Tarihlerde) başkasının yerine sınava girdiği tespit edilmiş- ancak başlatılan soruşturma zaman aşımı dolayısıyla akim kalmıştır. ÖSYM- sadece hak edene hak ettiğinin verilmesini gerçekleştirmek amacıyla sınav güvenliğinden taviz vermeksizin ölçme kalitesini korumaya yönelik faaliyetlerinden asla vazgeçmeyecektir.

Popular posts from this blog

Knowles'in Yetişkin Eğitimi Varsayımları

Yetişkin eğitimi denildiğinde ilk akla gelen araştırmacılardan olan ve "Androgoji (Yetişkin Eğitimi)" kavramı üzerine çalışmalarıyla bilinen Malcolm Knlowles'in yetişkin eğitimi için öne sürdüğü altı varsayımı göstermeye çalıştığım ilk infografik çalışmam!

Yorum: Eğitimde Teknolojinin Rolü Üzerine 3 Mit *

Teknolojinin eğitimdeki rolü hakkında etrafta bir sürü söz dolaşır. Maalesef, bu konuşmaların çoğu eğitek[1] finansmanı ve "teknoloji uçurumu" üzerine odaklanma sebebiyle mevzuyu kaçırırlar. İzleyen bölümde, eğitim sisteminde teknolojinin amacını kuşatan üç genel mit ve bu mitleri yeniliği, benimsemeyi ve öğrenci çıktılarını geliştirmeye yardımcı olarak kullanmak için tanılama yolları bulunmaktadır. 1. Mit : Bütün mevzu bozulmayla ilgilidir. Eğitimde teknolojiyi çevreleyen en büyük sorunlardan biri yeni gelişmeler ve ürünlerin çoğunlukla hakettiğinden daha fazla değer almasıdır (over-hyped),  bu düşünceye göre teknoloji halihazırdaki işleyişi anında bozmaktadır. Bu dalgalanma yeni teknolojiyi tüm süreçleri ve çıktıları geliştiren bir iyileştirici olarak çerçevelendirir, ancak sonra okullara bu teknolojiyi var olan pratiklere uygulama ve bütünleştirme[2] için işevuruk adımlar sunmada başarısız olur. Bunun yerine, teknolojiye çözümün bir parçası olarak yaklaşılmalıdı