Skip to main content

Posts

Showing posts from 2006

başlıksız yazılar 1

Dilimde söyleyemediklerim var sırtımda eskittiğim yıllar. karışık bir kafa ile tutunmaya çalışan edna artık dünyaya gözü açık bakmaya tahammül ediyor. çok günahkar üstelik teni ! uzatsa elini değecek kadar yakınmışsın ne fayda yaşamanın kıymetini bilemeyen biri..

Eğitim ve Program Geliştirme Üzerine Can Sıkıcı Bir Yazı

İktisat, tarih, felsefe ve din hep ilgisini çekmişti. Kendince okuyordu okumasına ama yine de bir eksiklik vardı ona göre. Sıkıştığında yardım edebilecek, yol gösterebilecek bir ustası olmalıydı. Olmalıydı ki tıkandığında yola devam edebileydi. Aldığı eğitim kademelerinin hiç birinde bu şansı-aslında hakkı- elde edememişti. Hep önünde hazır bulmuştu alması gerekenleri. Neden belirlenen içerik bu kadar katı idi verilen eğitimde? İlkokulda en sevdiği ders “Güzel Yazı” idi. “Resim-İş” dersi yerine hep o dersi almak isterdi ama olmadı, birileri onun yerine “Resim-İş” dersi alması gerektiğine karar vermişlerdi, kimse ona sormamıştı, istese de istemese de resim yapmıştı. Sonra lise de yarım bir “Mantık” dersi. Hani olur mu diye geldiği lisansta da aynı nakarat. Mecburi dersler onu karşılamıştı. Yine çaresiz kabullenmesi gerekti. Öyle yaptı sustu ve kabul etti. Lisans eğitimini ardından iş hayatına atıldı. Çalıştığı alanı seviyordu sevmesine fakat sevdiğini belirttiği cümlelerin ardından ama’

Gülen Bitki, Ağlayan İnsan ve Mutsuz Şehir…

Serindi hava, yaz sıcağının nasıl dehşetli olduğunu anlattıkları Adana’da. Püff dedi, milletin ağzı torba değil ki büzesin. Üstelik rüzgâr da vardı. İşinin bitmesinin ardından ayaklarını gezdirmeye şehre inmeye karar verdi. Hem nadir yakaladığı serin yaz gününün keyfini hem de görmesi gereken işleri aradan çıkaracaktı. İlk adımı attığında sokağa, havanın yağmura kesebileceğini söyledi içindeki. Kafasını kaldırdı, gök mavisinden kül rengine uzanan renk cümbüşünü seyretti. Bulutlar geliyor da geliyordu. Kaptanın “yelkenler fora “ emrini alan gemicilerin heyecanlı çabukluğunu gördü bulutlarda. Sanki bir yerlere yetişmeleri gerekiyordu. Adam sen de dedi. Yağsa ne yağacak? Muson olmadı ya mübarek! Önce postaneye uğradı, herkes sessiz sakin sırasını bekliyordu. Aynı bankadakiler gibi sıra numarasıyla çalışmaya başlamışlar dedi kendine. Görmeyeli ne kadar da değişmiş burası diye geçirdi içinden. Çekinerek, gene kuyruk çekeceğiz diye geldiği postanede sıra numarasını aldı. Yerine oturdu ve bek

Sessiz sevda

Sevdalar hep ses çıkardılar. Öpücükleri, gülüşleri, düşleri Gözyaşları, ahları. Hep ses çıkarıp sevdiler… Ben bir kenarda Senden uzakta Ayakta Sevdamı sürüyorum, sessiz sessiz. Ne gülücükler ne öpücükler var yüzümde Ne gözyaşların ne ahların kaldı gözümde Ne sesin ne soluğun dilimde Hepsi sustular. Sessiz sevda dile geldi

Biz

Olmadık zorlamalar yaptım. Olması gereken ama yapılmayan kolaylıklardan kaçtın. Dünyaya hep bakıldığı gibi baktın, Sorgulamadın! Son toprağı sen attın. Ben öldüm hayırlı olsun...